Erdoğan 11 yıl sonra, ‘Asla barışmam’ ve ‘katil’ dediği Sisi’nin başkentine gidiyor; 9 soruda Türkiye-Mısır ilişkilerinin dünü ve bugünü

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, 11 yıl sonra bugün Kahire’ye giderek Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah es-Sisi ile bir araya gelecek. Mısır’da 2013’te Sisi liderliğinde yapılan darbeden sonra bozulan ilişkilerde zaman zaman gerilim çok yükseldi, Erdoğan, Sisi’ye “katil” bile dedi; Mısır’da darbeye karşı direnişin sembollerinden ‘Rabia’ AKP ile özdeşleşti. Başlatılan normalleşme süreci ise sert söz ve adımların açtığı yaraları kapatmasa bile en azından rafa kaldırma açısından önemli yol kat etti. Bugünkü ziyaretin süreci taçlandırması bekleniyor.

– Mısır-Türkiye ilişkileri neden bozuldu?

17 Aralık 2010’da Tunus’ta “demokrasi, insan hakları ve özgürlük” talebiyle başlayan hükûmet karşıtı gösteriler, kısa süre içinde Arap ülkelerinde yayılmaya başladı. Bu, “Arap Baharı” olarak da anılacak ve bölge siyasetinde önemli kırılmalara yol açacak sürecin başlangıcıydı.

“Bahar” 25 Ocak 2011’de Mısır’ı da sarstı. Ülke çapında hükümetin istifasını talep eden protestolar başladı. O dönem Başbakan olan Tayyip Erdoğan, Mısır Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek’e “halkını dinle” diyerek görevi bırakma çağrısı yaptı. 11 Şubat 2011’de Mübarek protestolar nedeniyle istifa etti. 


Kahire’deki Tahrir Meydanı, Mısır’daki Arap Baharı protestolarının merkeziydi

2012’de ülkede yapılan ilk demokratik seçimlerde Müslüman Kardeşler üyesi Muhammed Mursi, Cumhurbaşkanı seçildi. AKP ve Müslüman Kardeşler arasındaki bazı ideolojik yakınlıklar, Türk hükûmetinde bu sonucun memnuniyetle karşılanmasına sebep oldu. Ankara, bölgenin iki nüfuzlu ülkesi arasında önemli bir işbirliği penceresi oluştuğu düşüncesiyle Mısır’la ilişkileri geliştirmek için önemli adımlar attı. Erdoğan, Mübarek’in devrilmesinden sonra 2012’de ziyaret ettiği Mısır’a bir kez daha gitti ve Mursi ile görüştü. Taraflar arasında imzalanan anlaşmalar ilişkileri güçlendirme yolunda önemli adımlar attı.

Ancak Mısır’da “Arap Baharı” başarılı olsa da, içeride sular durulmamıştı. Mursi’nin Cumhurbaşkanı seçilmesinin birinci yıl dönümü olan 30 Haziran 2013’te on binlerce protestocu Mısır genelinde sokaklara çıktı ve bu sefer Mursi’nin istifasını istedi. 1 Temmuz’da protestocuların Müslüman Kardeşler merkezine saldırması ve çevresinde başlayan çatışmalarda 8 kişinin ölmesiyle ordu, hükümet ve eylemcilere uzlaşı için 48 saat süre tanıdı. 3 Temmuz günü verilen sürenin dolmasıyla Genelkurmay Başkanı Sisi önderliğindeki silahlı kuvvetler, yönetime el konulduğunu ve Mursi’nin görevden alındığını açıkladı. Mursi ev hapsine, birçok Müslüman Kardeşler yöneticisi ise gözaltına alındı. 

Ankara darbeyi kınadı ve gelecekte Mısır’ın başına geçecek Mursi’yi bir ‘tiran’ olarak nitelemeye başladı. Kasım 2013’te Mısır, Türkiye’nin Kahire Büyükelçisi’ni “iç işlerine karışıldığı” gerekçesiyle istenmeyen adam ilan etti. Mısır’ın darbeden sonra yükselen gerilimle istişareler için çağırdığı Ankara Büyükelçisi bir daha hiç geri dönmedi. İlişkiler maslahatgüzar seviyesine düşürüldü.

Türkiye, bu dönemde Müslüman Kardeşler’in üst düzey yöneticileri ve ona yakın medya kuruluşları için bir merkez haline gelmeye başladı. 2014’te Cumhurbaşkanı olacak Sisi’yi en çok rahatsız edecek başlıklardan biri de bu olacaktı. 


Mursi, 17 Haziran 2019’da yargılandığı Tora Cezaevi’nde çıktığı duruşmada fenalaşarak hayatını kaybetti. Destekçileri, tutukluluğu sırasında Mursi’nin gerekli tıbbi desteği alamadığını savundu. Mursi’ye resmi cenaze yapılmasına izin verilmedi, kamuya kapalı bir şekilde ölümünden kısa süre sonra toprağa verildi.

– Erdoğan, Sisi için neler dedi?

Erdoğan, darbeden sonra Sisi’yi düzenli olarak sıkça çok sert ifadelerle hedef aldı. 

Erdoğan, yıllar içinde yaptığı konuşmalarda Sisi’yi “darbeci”, “zalim”, “diktatör” ve “katil” diye niteledi. 

31 Mart 2019 yerel seçimlerine giden süreçte Erdoğan, CHP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nu da Mısır Cumhurbaşkanı ile kıyasladı, “Sisi mi diyeceğiz, Binali Yıldırım mı?” söylemini kullandı. 

Erdoğan, 13 Mart 2019 yılında katıldığı bir programda Cumhurbaşkanı Sisi hakkında şu ifadeleri kullanmıştı: 

“Beni Sisi’yle barıştırmak isteyenler var. Asla kabul etmiyorum, etmem de. Halkın yüzde 52 oyunu almış olan Mursi’yi ve arkadaşlarını mahkum eden bir kişiyle karşı karşıya gelmem”

Cumhurbaşkanı, 20 Haziran 2019’da verdiği bir söyleşide de şunları söyledi: 

“Darbecilerin yaptığı açıklamalar ne Mısır halkının ne de uluslararası kamuoyunun vicdanını rahatlatmaktan uzaktır. Darbeci yönetim tarafından basın yayın kuruluşlarına uygulanan abluka, şüpheleri daha da arttırmaktadır. Bir ülkede seçimle gelen ilk cumhurbaşkanı 20-25 dakika can çekişiyor ve orada en ufak bir müdahale yapılmıyor. Ailesi, bir vasiyetin yerine getirilmesini istiyor ‘kendi köyüme gömülmek istiyorum’ diyor ve ailesine naaşını vermiyorlar. Sadece iki oğlu ile avukatları bu defin esnasında hazır bulunabiliyor. Böyle bir cinayet olabilir mi? Sisi denilen kişi, şu anda Mısır’da böyle bir yöneticidir.”


2013 darbesine Genelkurmay Başkanı olarak liderlik eden Sisi, daha sonra Cumhurbaşkanı oldu

– Rabia işareti nedir ve ismini nereden alıyor?

Mısır’da darbe karşıtı göstericilerle özdeşleşen Rabia işareti, Türkiye’de de siyasetin önemli sembollerinden biri oldu; protestoculardan sonra AKP ile de özdeşleşti. 

2013’te Sisi liderliğinde gerçekleştirilen darbeye karşı Mursi ve Müslüman Kardeşler yanlısı protestocular, dört parmaklarını gösterdikleri bu hareketi kullanıyordu. İşaret, ismini 2013 Mısır katliamının meydana geldiği Rabia el-Adeviyye Camisi’nden alıyor. Rabia kelimesi ayrıca Arapçada “dördüncü” anlamına geliyor. 

Erdoğan ve destekçileri de hareketi sahiplendi. Erdoğan kürsülerde işareti yıllar boyunca “Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet” anlamıyla kullandı. 

– Mısır’la yaşanan kırılmadan bölge ülkeleriyle ilişkiler nasıl etkilendi?

Mısır’da darbeyi takip eden süreç, Türk dış politikasının da dönüşümde olduğu bir döneme geldi. Türkiye dış politikada söylemlerini giderek sertleştiriyor, attığı adım ve söylemleriyle hem çeşitli Batı hem de çeşitli Doğu ülkeleriyle ilişkilerini germekten kaçınmıyordu.

Türkiye, Mısır’daki darbede Sisi’nin arkasında duran Suudi Arabistan ve Körfez ülkeleriyle arasına mesafe koydu. 

Mısır darbesi sonrası Orta Doğu ülkeleriyle bozulan ilişkiler, 2013’te adını dönemin Dışişleri Bakanı Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun koyduğu “Komşularla Sıfır Sorun Politikası”nın da kısa sürede başarısızlıkla sonuçlandığına işaret etti. 2013 yazında dönemin Başbakan Başdanışmanı İbrahim Kalın, Türkiye’nin izolasyonunu “değerli yalnızlık” olarak niteleyerek AKP iktidarının dış politikada çıkarları için değerlerinden taviz vermediğini ima etti ve Türk dış politikasının yeni bir döneme girdiğini göstermiş oldu.


Davutoğlu, Türkiye’nin “Komşularla Sıfır Sorun Politikası”nı, dünyanın en önemli dış politika yayınlarından Foreign Policy’ye yazdığı makaleyle tanıtmıştı

Daha sonra Türkiye’nin Mısır’la sorun yaşadığı başlıklardan biri Doğu Akdeniz’deki enerji kaynakları üzerindeki hak sahipliği tartışmaları oldu. Türkiye, Doğu Akdeniz’de karşısında Mısır, Yunanistan, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ve İsrail’den oluşan bir blok buldu. 

– 2013’ten sonra Türkiye ile Mısır arasında ekonomik ilişkiler durdu mu?

Türkiye ile Mısır arasındaki diplomatik ilişkilerin seviyesi 2013’te düşürülse de, ekonomik ilişkiler sürdü. 

Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı, o dönem, “Türkiye ile Mısır arasındaki diplomatik ilişkiler 2013 yılından itibaren karşılıklı olarak maslahatgüzarlar düzeyinde sürdürülmekte olup, iki ülkenin dışişleri bakanları arasında çeşitli vesilelerle kısa süreli görüşmeler gerçekleştirildi. Mısır’ın Ankara Büyükelçiliği ve İstanbul Konsolosluğu ile Türkiye’nin Kahire Büyükelçiliği ve İskenderiye Konsolosluğu faaliyetlerine aralıksız devam ediyor” açıklamasında bulundu.

Açıklamada, “Mısır’ın, Afrika kıtasında Türkiye’nin en büyük ticaret ortağı olmasının yanı sıra Türk ve Mısırlı girişimciler arasında sık sık toplantılar düzenleniyor. Mısır’da halen yaklaşık 3 bin 500 vatandaşımız ikamet etmektedir. İki ülke arasındaki ortak tarihi mirasla desteklenen köklü ekonomik ve sosyal bağlar korunmaktadır” denildi.

2016’nın Haziran ayında da dönemin Başbakanı Binali Yıldırım, iki ülke arasındaki ekonomik ilişkilerin geliştirilmesinde “bir sakınca olmadığını” söyledi.

– Normalleşme sürecinde neler oldu? 

Türkiye, giderek kötüleşen ekonomisinin de etkisiyle 2021’de dış politika gündemine normalleşmeleri aldı. Türkiye ekonomisi için can simidi atabilecek güçteki Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’yle, Ankara’nın daha önce yaptığı birçok suçlamaya rağmen ilişkileri normalleştirdi. “Değerli yalnızlık”, Türkiye’nin bölgede birçok konuda masanın dışında bırakılmasına sebep olmuş; buradan çıkış da sancılı olmuştu.

Türkiye, ilerleyen süreçte İsrail’le de ilişkilerini normalleştirirken, Mısır’la da ilişkileri rayına oturtmak için adımlar attı. Türkiye’nin özellikle Libya ve Doğu Akdeniz başlıklarında karşı kamplarda olduğu ülkeyle normalleşmesi, Ankara’nın bölgede hareket alanının artması için büyük önem taşıyordu.

Türkiye ve Mısır, 2021’in Mayıs ve Eylül aylarında birçok kez taraflar arasındaki anlaşmazlıkları gidermek için istikşafi  (keşif amaçlı) görüşmeler gerçekleştirdi. Bu süreç, taraflar anlaşmazlıkların normalleşmeyi engellemeyecek seviyeye indirgendiğine karar verene kadar devam etti. 

2022’nin Nisan ayında Müslüman Kardeşler’in yayın organı Mekameleen TV, “mevcut koşullar nedeniyle” Türkiye’deki yayınlarını sonlandırdığını duyurdu.

Haziran 2022’de 2013’teki darbeden sonra ilk kez bir bakan, Kahire’nin yolunu tuttu. Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, İslam Kalkınma Bankası’nın yıllık toplantısına katıldı. 23 Ağustos 2022’de Türkiye Ticaret Bakanlığı’nca Kahire’de Türk ve Mısırlı işadamları arasında bir görüşme gerçekleştirildi.


Nebati, normalleşme sürecinde Mısır’a giden ilk bakan oldu

2022’nin Ekim ayında Trablus’la yapılan hidrokarbon anlaşması ise normalleşmeyi kısa süreliğine sekteye uğrattı. 

Buzların erimeye devam ettiğine dair en net sinyal ise Kasım 2022’de Katar’da düzenlenen FIFA Dünya Kupası’nın açılış karşılaşmasında geldi. Erdoğan ve Sisi, ilk kez birlikte poz verdi ve görüştü. Mısır, bu süreci “ilişkilerinin geliştirilmesinin başlangıcı” olarak niteledi. 


Sisi ve Erdoğan, Katar’da Dünya Kupası’nın açılışında

6 Şubat’ta meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şükri, 27 Şubat’ta Türkiye’ye bir dayanışma ziyareti düzenledi. Bu da Mısırlı bir bakanın 10 yıl sonra Türkiye’ye gerçekleştirdiği ilk ziyaretti.


Mısır, 6 Şubat depremlerinin ardından Türkiye’ye 525 tonluk yardım malzemesi gönderdi

4 Temmuz 2023’te taraflar, 10 yıl sonra karşılıklı olarak büyükelçi atama kararı aldı. Türkiye-Mısır ortak açıklamasında, “Türkiye Cumhuriyeti ve Mısır Arap Cumhuriyeti iki ülke arasındaki diplomatik ilişkilerin büyükelçilik seviyesine çıkarıldığını duyururlar. Türkiye, Kahire Büyükelçisi olarak Büyükelçi Salih Mutlu Şen’i, Mısır ise Ankara Büyükelçisi olarak Amr Elhamamy’i aday göstermişlerdir” denildi.

Erdoğan ve Sisi, 10 Eylül 2023’te de Yeni Delhi’deki 18’inci G20 Liderler Zirvesi’nde heyetler arası görüşme gerçekleştirdi. 

Dışişleri Bakanı Fidan, bu ay verdiği söyleşide Mısır’ın Türkiye’den İHA almasının gündemde olduğunu söyledi

– Fidan’ın Libya ziyareti, Mısır’a bir olumlu mesaj mıydı?

Libya, Mısır’la sınır paylaşıyor. Dolayısıyla ülkede istikrarın sağlanması, Mısır dış politikasının bir numaralı önceliklerinden biri. Libya’daki iç savaşta Türkiye uzun süre zıt kutuplarda yer aldı. Mevcut durumda da Türkiye, doğudaki meclisle rekabet içinde olan Abdulhamid Dibeybe liderliğindeki Trablus’un arkasında konuşlanmış durumda. 

Geçen hafta Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın Libya ziyaretinin Erdoğan’ın Kahire ziyaretinden bir hafta önce gerçekleştirilmesi dikkat çekti. Fidan, burada doğudaki meclise yakınlığıyla bilinen Libya Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi ile de görüştü. Fidan’ın Malta ziyaretinde doğudaki Bingazi’deki başkonsolosluğunu açacaklarını söylemesi de doğuyla temasların artacağına işaret ediyor.

Türkiye’nin Libya’da çözüm için doğu ile teması artırması, Mısır’ı mutlu edecek bir gelişme. 


Fidan ve el-Menfi

– Bugün Kahire’de yapılacak görüşme neden önemli?

Türkiye ve Mısır, Orta Doğu’da etki alanı için mücadele vermiş, iki önemli bölgesel güç. Böylesi iki bölgesel güç arasında ilişkilerin güçlenmesi, bölge için de önemli bir gündem. Örnek olarak Türkiye-Mısır ilişkilerinin güçlenmesi Libya’daki çözüm sürecini hızlandırabilir ve Doğu Akdeniz’de daha yapıcı müzakerelerin önünü açabilir. 

Öte yandan, normalleşme sürecinde ilk ziyareti Erdoğan gerçekleştirmiş olacak, “katillikle” suçladığı Sisi’nin başkentine gidecek. Bu, Mısır’da rekabetçi seçimler olmasa da Sisi’ye iç siyasette bir koz olabilir.  Sisi’nin 27 Temmuz 2023’te Türkiye’ye bir ziyaret gerçekleştireceği haberleri Mısır basınında yer almıştı ancak resmi kanallardan bu hiç doğrulanmadı. Eğer gerçekleşseydi, ilk ziyareti Sisi Türkiye’ye yapmış olacaktı. 27 Temmuz’da Al Ain News’a konuşa diplomatik kaynaklar; ziyaretin, Rusya-Afrika Zirvesi nedeniyle ertelendiğini söyledi. 

Erdoğan’ın Mısır ziyareti, iki ülke arasındaki krizin geride kaldığı ve ilişkilerde yeni bir sayfa açıldığının en ciddi kanıtı olacak. 

– Görüşmede gündem ne?

Erdoğan-Sisi görüşmesinin ana gündem maddesinin İsrail-Hamas savaşı ve Gazze’deki insani durum olması bekleniyor. 

Türkiye, İsrail-Hamas arasındaki savaşın ilk günlerinde arabuluculuk rolü için masada yer arasa da kendisine yol bulamadı. Gazze Şeridi’yle sınır paylaşan Mısır ise, Türkiye ile savaşa karşı benzer bir tutum izlemesine rağmen İsrail’le iletişim hatlarını açık tuttu. Bu da Mısır’ın arabulucu olarak kabul görmesinde önemli rol oynadı.

Erdoğan ve Sisi, Gazze’deki saldırıların kritik bir döneminde görüşecek. İsrail’in bu hafta güney Gazze’deki Refah kentine düzenlediği “rehine kurtarma operasyonunda” 67 Filistinli öldürüldü. Hamas’ın ateşkes önerisini kabul etmeyen İsrail’in, Refah’a kapsamlı bir kara saldırısı planladığı biliniyor. Refah, İsrail saldırılarından kaçan bir milyondan fazla Gazzelinin sığındığı bir şehir. Kapsamlı bir kara hareketinin insani bir felakete yol açabileceği düşünülüyor. 

Öte yandan, Türkiye-Mısır ilişkilerinin uzun süreli gündemlerinden Libya ve Doğu Akdeniz başlıklarının; ayrıca ikili ilişkilerin geliştirilmesi yönünde atılacak adımların da konuşulması bekleniyor. 

– Görüşme tarihi özellikle mi 14 Şubat?

Diplomaside semboller önemlidir. Görüşme tarihinin özellikle mi Sevgililer Günü olarak seçildiği de merak edilen konular arasında. 

Middle East Eye’dan Ragıp Soylu‘ya konuşan iki Türk kaynak, Kahire’ye ziyaretin sembolik olarak Sevgililer Günü olarak kutlanan 14 Şubat’ta yapılmasının planlandığını ifade etti.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir