Barış Özlü / T24 Ankara
İzmir’de 2015 yılında kurulan Eşpedal Derneği, engelli ve engelsiz bireylerin bir arada hak savunuculuğu yapması ve birlikte spor faaliyetlerine katılabilmesini amaçlıyor. Engelli ve engelsiz bireyleri bir araya getirerek spor yoluyla toplumsal entegrasyonu sağlamayı hedefleyen dernek, böylece iki kişinin birlikte binebildiği “tandem” bisiklet ile çıkılan yolculuğu önyargıları da kıran bir hikâyeye dönüştürmek istiyor.
Eşpedal Derneği’nin Genel Başkanı Fatih Söylemez, Ordu Temsilcisi Hamide Turhan ve Etkinlik Sorumlusu Burcu Yıldız, Ankara Kurtuluş Parkı’nda düzenlenen tandem bisiklet etkinliğinde, derneğin kuruluş hikayesinden tandem bisikletin sağladığı deneyimlere ve trafikte karşılaşılan zorluklara kadar T24’ün sorularını yanıtladı.
– Eşpedal organizasyonu nasıl başladı?
Fatih Söylemez: Eşpedal, 2015 yılında kuruldu. Türkiye’de engellilik alanında hak savunuculuğu yapan birçok dernek var; bunlar genellikle engellilerin kendi aralarında kurduğu dernekler. Ancak biz, engelli ve engelsiz bireylerin bir arada olup hak savunuculuğu yapmasının ve birlikte spor faaliyetlerinde bulunmasının çok önemli olduğuna inanıyoruz. Bu düşünceden yola çıkarak, tandem bisikletin iki kişinin gücüyle hareket etmesi fikrinden ilham aldık ve engelli ile engelsiz bireylerin bir araya gelebileceği bir platform oluşturduk. Amacımız sadece bisiklet sürmek değil; tandem bisiklet aracılığıyla engelli ve engelsiz bireyleri bir araya getirmek, birlikte kamp yapmak, doğada vakit geçirmek ve çeşitli etkinliklerle bu birlikteliği pekiştirmektir.
– Eşpedal olarak düzenlediğiniz etkinlikler neler?
Fatih Söylemez: Faaliyetlerimiz oldukça çeşitli. Bisiklet sürüşleri, kamplı etkinlikler, hafta içi ve hafta sonu turları, bisiklet turları ve gören ile görmeyen bireylerin birlikte yapabileceği kano gibi farklı etkinlikler düzenliyoruz. Başlangıçta İstanbul’da kurulan derneğimizi İzmir’e taşıdık ve zamanla Ankara, Gaziantep, Antalya, Ordu, Muğla gibi birçok ilde temsilcilikler oluşturduk. Genel merkez ile birlikte organize olarak temsilcilikler de etkinlikler düzenlemeye başladı. Şu an Türkiye genelinde yaklaşık 50 bisikletimiz var, belki daha fazla. Bazı illerde 1 bisiklet, bazı illerde ise 10 bisiklet var. Duruma göre bu şekilde örgütlenmeye çalışıyoruz.
Tandem bisiklet kullanmak sizin için nasıl bir deneyim?
Fatih Söylemez: Tandem bisiklet kullanmak, gerçekten farklı bir deneyim. Önde pilot, arkada co-pilot (görme engelli kişi) birlikte pedal çeviriyor ve hız oldukça yüksek oluyor; bir günde 50-60 km’yi rahatlıkla pedallayabiliyoruz. Bu mesafede, çevremizdeki doğal güzellikler ve nesneler pilotlar tarafından bize anlatılıyor. Bazen biz de ağacın gölgesinden geçtiğimizi ya da yokuşta olduğumuzu hissediyoruz ve bu hislerimizi pilotla paylaşıyoruz. Bisiklet sürerken sohbet ediyoruz, bazen bir konuyu tartışarak yol alıyoruz. Ayrıca, beslenme ihtiyacımızı da bisiklet üzerinde karşılıyoruz; formamın ceplerinden bir şey alıp pilota ikram ediyorum. Pilotun elleri vites ve fren kontrolüyle meşgul olduğu için bu tür işler bize düşüyor, bu da bisiklet üzerinde bir dayanışma oluşturuyor. Tandem bisiklet sürmek, insana büyük bir özgüven veriyor ve bu özgüven uzun süre motive edici oluyor. Bu nedenle tandem bisiklet kullanmak, bizim için hem keyifli hem de güçlendirici bir deneyim.
Hamide Turhan: Yaklaşık 3,5 yıl önce Eşpedal ile tanıştım. Genel başkanımız Fatih, Twitter’da bisikletle ilgili bir hayalimi paylaştığım bir tweeti görmüş ve benimle iletişime geçti. Küçüklüğümden beri bisiklet tutkusu olan biri olarak, tekli bisiklette denge sorunu yaşıyordum. Salgın döneminde, İzmir’e gidip tandem bisikleti deneme fırsatım oldu ve bu benim için bambaşka bir dünyanın kapılarını açtı. Tandem bisikletin sunduğu “biz” duygusu, tekli bisiklette asla hissedilemeyecek kadar özel. Bisiklet sürmek her zaman keyifliydi, ama tandem bisikletle birlikte bir şeyler yapma duygusu, bu deneyimi çok daha anlamlı ve derin kılıyor. Tandemin verdiği bu paylaşım hissi, benim için vazgeçilmez hale geldi.
Burcu Yıldız: Bisiklet, bana birçok duyumu aynı anda hissettiren özel bir araç. Normalde bir araçla bir yere giderken sadece yol aldığınızı hissedersiniz ama bisiklette hem bir yere varıyorsunuz hem de rüzgarı, etrafınızdaki hareketleri ve sesleri hissediyorsunuz. Örneğin, bir bahçeden geçerken portakal çiçeğinin kokusunu ya da dağlardan geçerken kekik kokularını alabiliyorsunuz. Görmeseniz bile, bu kokuların varlığını hissedip ayırt edebiliyorsunuz. Üstelik bisiklet üzerinde sosyalleşiyor, spor yapıyorsunuz; bu yüzden bisiklet, benim için çok özel bir anlam taşıyor.
– Birlikte bisiklet sürdüğünüz zamanlarda pilot ve co-pilot arasında nasıl bir güven ilişkisi oluşuyor?
Fatih Söylemez: Genelde pilotlar ilk başladıklarında, “ya düşürürsem” gibi bir endişe taşıyorlar. Ancak, Eşpedal’ın temel ilkesi, eşit sorumluluk üzerine kurulu. Pilotun sorumluluğu neyse, co-pilotun da aynı; bu dengeyi onlara anlatıyoruz. Bisiklet sürdükçe, co-pilotun da bisikletin hızlanması ve dengede kalmasında ne kadar önemli bir rol oynadığını fark ediyorlar. Hatta, bazı bisikletlerde vites değiştirme görevini co-pilota verdik, bu da iki taraf arasındaki etkileşimi ve güveni artırdı. Zamanla, bu sorumluluk algısı ve güven duygusu güçleniyor. Bu güven ilişkisi, sadece bisiklet sürmekle sınırlı kalmıyor. Genç bir pilot, gelecekte bir yönetici olduğunda engelli bireylerle daha önce çalışmış olduğu için, onlara yönelik doğru davranışlar geliştiriyor. Engelli ve engelsiz bireylerin bir arada olması, toplumdaki engellilere karşı önyargıları da yıkıyor.
– Sürüş sırasında karşılaştığınız zorluklar neler?
Fatih Söylemez: Bisiklet kullanmak, mekanik bir sistem olduğundan birçok detayı içeriyor; vites, fren, tekerlekler ve denge gibi unsurların uyumlu ve dengeli olması gerekiyor. Pilot ve co-pilotun kilo farkı çok olmamalı ve güç dengesinin sağlanması önemli. Trafikte bisiklet kullanmak ise ayrı bir zorluk. Araçların bisikletlileri fark etmesi ve bisikletlilere saygı göstermesi gerekiyor, ancak maalesef ülkemizde bu bilinç yeterince gelişmiş değil. Bisikletlilere karşı duyarlılık eksikliği, kazaların ve ölümlerin artmasına neden oluyor. Bisiklet yollarının yetersizliği ve araçların bu yolları işgal etmesi de ciddi bir sorun. Pilot ve co-pilot olarak bu zorlukları birlikte çözmeye çalışıyoruz; örneğin, lastik değiştirirken co-pilotun yardımcı olması gibi küçük dayanışmalarla sorunların üstesinden geliyoruz.
Trafikte yaşadığımız tehlikeler de büyük riskler oluşturuyor. Mesela bir araç önümüzde kapısını aniden açabiliyor ve biz kapıya çarpma tehlikesi atlatıyoruz. Bu tür kazalarla birkaç kez karşılaştık. Ancak tüm bu zorluklara rağmen, bisiklet kullanmayı bırakmak istemiyoruz. Eğer trafikte görünmezsek, bisiklet kullanımı daha da azalır. Bu yüzden elimizden geldiğince bisikletle trafikte var olmaya ve farkındalık yaratmaya çalışıyoruz.
Katıldığınız yarışlar sizin için nasıl bir deneyimdi?
Burcu Yıldız: Özellikle İzmir, Çeşme, İstanbul ve Antalya’da yapılan Grand Fondo yarışlarına katılmaya çalışıyoruz. Bu yarışlara katılarak, federasyonda tandem branşını açtırmak için çabalıyoruz ve bu sayede daha görünür hale geliyoruz. Yarışlar bizim için hem anlamlı hem de önemli.
Hamide Turhan: Bunun dışında, Eşpedal Derneği her yaz gelenekselleştirdiği yaz kampları düzenliyor. Artık derneğin temsilcilikleri de festival tadında yaz kampları düzenleyebilir durumda. Ayrıca, çeşitli festivallere katılıyoruz ve bireysel olarak katılsak bile dernek olarak görünürlüğümüzü artırıyoruz. Etkinlikler için projeler yazıyor ve yürütmeye çalışıyoruz.
Burcu Yıldız: Artık festivallerde tandem bisiklet görünce insanlar hemen Eşpedal’ı hatırlıyor. Tandem bisiklet, toplumda Eşpedal ile özdeşleşmiş durumda.
Hamide Turhan: Evet, artık Eşpedal kavramı neredeyse tandem bisiklet kavramı ile eş anlamlı hale geldi.
Görme engelli bireylerin olimpik sporlara katılım süreciyle ilgili ne düşünüyorsunuz?
Fatih Söylemez: Eşpedal olarak, kuruluşumuzdan bu yana tandem bisiklet kategorisinin olimpik düzeyde Türkiye’de de başlamasını savunduk ve savunmaya devam ediyoruz. Bu konuda Ankara’da bakanlıkla çeşitli görüşmeler yaptık. Dünyada 1982’den beri var olan tandem bisiklet kategorisinin Türkiye’de de resmi olarak yapılması gerekiyor. Bu yarışlar, diğer engelli sporlarından farklı olarak gören bireylerle birlikte yapılıyor ve bu durum, görenlerle görmeyenler arasındaki etkileşimi artırıyor. Türkiye’de bir an önce parabisiklet kategorisinin açılmasını istiyoruz ve bunun için savunuculuk faaliyetleri yürütüyoruz. Umarım yakında Türkiye’de de olimpik düzeyde bir parabisiklet kategorisi açılır.
Hamide Turhan: Bu konuda bakanlık düzeyinde çeşitli görüşmelerimiz var. Ayrıca, bir Change.org kampanyası başlattık ve yaygınlaştırıyoruz. Bu kampanyanın yayılması ve insanların imza vermesi, olimpiyatlarda paralimpik dalda tandem bisiklet kategorisinin açılmasını sağlamak için elimizi güçlendirecek. Bu konuda herkesten destek bekliyoruz.